Fıccın





Fıccın, İstiklal Caddesinde Kallavi Sokak'ta yer alan bir Çerkes restoranı. Fıccının kelime anlamı çerkescede 'etli' anlamına geliyor. Yemek ise iki hamur arasına konulan kıymalı bir harç şeklinde tanımlanabilir.


Restoran Kallavi Sokak'ta 6 ayrı yerde konumlandırılmış. Hepsi aynı işletmeye ait. Farklı yerler olmasının sebebi, konseptlerdeki farklılık olarak söylenebilir. Daha çok meyhane tarzına kaçan şekilde de servis yapılıyor, akşam yemeği yiyebileceğiniz sessiz sakin bir mekan olarak da hizmet görüyor. Aynı sokakta yer almasına rağmen bu denli farklı konsepte sahip olması şaşırtmıştı beni. Mevsime ve havaya bağlı olarak dışarıda yemek servisleri mevcut. Dükkanlar genel olarak çok büyük değiller, yaklaşık 5-6 masa kapasiteli. Ancak ortam ve atmosferden sıkılmak mümkün değil. 



Yemek olarak çok çeşitli bir yelpazeye sahip olan Fıccın, genel olarak Çerkes yemekleri ile biliniyor. Ancak Çerkes yemeklerinin dışında sabahları poğaça alınıp akşam meze yenip içki içilebilen bir yer Fıccın. Tavuktan mantıya, tatlıdan mezeye kadar çok çeşitli seçenekler mevcut.


Genel olarak iki kişilik bir akşam yemeği 50-60 TL ye kadar çıkabiliyor. Alkol alınması halinde fiyatın 100 TL lere gelebilmesi de mümkün. Menü her gün yenilendiğinden her gün farklı bir yemekle karşılaşma şansınız oluyor. Ancak belli başlı ürünler sabit olarak sunuluyor.














Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karadeniz Pide Vefa

Resim
Fatih Vefa semtinde bir esnaf lokantası olan Karadeniz Pide Salonu, 1981 yılından bugüne hizmet vermektedir.Tarihi Vefa Bozacısı’ndan Unkapanı’na doğru inerken sağda kalan küçük bir dükkan olan bu pide salonu halihazırda hizmet verdiği dükkanı büyüterek bir alt sokağa taşındı. Dükkan sahibi Sezai Kadiroğlu, müşterilerle oldukça ilgili ve güleryüzlü bir şekilde iletişim kuruyor. Söylediğiniz kapalı kıymalı pidenin içine kendi imalatları olan tereyağını koyduktan sonra Sezai Amca elinde bir tabak dolusu kaşarla gelip dilimlenmiş pidenizin içini dolduruyor. Verdiğiniz siparişten önce salata, közlenmiş biber ve küçük küçük bölünmüş tereyağı masanıza servis edilir. Ardından fırında pişmiş kabarık pidenizi yemeğinizden önce masanıza servis edilen bu atıştırmalıklarla yiyebilirsiniz. İstanbul’un yemek çeşitliliğinin yanı sıra oldukça kendine has bir işletme olan bu pide salonu, müşteriye yaklaşımı ve lezzet olarak oldukça tatmin edici bir hizmet sunuyor. Bir kapalı kıymalı (...
Devamı

Goralı 1945

Resim
1961 yılında Fındıkzadede kurulan Goralı aslında Ankaralı bir aileye ait. İsminde geçen 1945 tarihi de, Ankara'da ilk kurulan dükkanın kuruluş tarihi.Söylenene göre kurucu Şefik Bey, Ankara'daki dükkanında porsiyonlar halinde sosis satmaktayken bir anda bıkıyor ve sosisi porsiyon şeklinde değil sandviç içine koyarak satmaya başlıyor. Bu da bu markanın başlangıcı oluyor. İçinde bulunan malzemeler sosis, Amerikan salatası, salam, turşu ve tarifinin sır gibi saklandığı, sadece Goralı'da yenebilecek ve sadece Goralı'da üretilen köfte. Bu köfte bulgur, baharat ve kıymanın özel bir şekilde üretilip kızartılmasıyla elde ediliyor. Amerikan salatasına bezelye, sandviçin tadını bozabileceği gerekçesiyle konmaz. Köfte ile birlikte Amerikan salatasının malzemesi mikserden geçirilerek püre haline getirilir. Sosisten sonra bu püre eklenerek üzerine turşu konur ve servis yapılır.  Goralı dışında ciğerli, kadınbudu köfteli, patatesli, sucuklu, sosisli, salaml...
Devamı

İnci Pastanesi

Resim
Profiterol ve Beyoğlu kelimelerinin birçoklarının aklında hızlı bir şekilde çağrışım uyandırdığı, devamında da yüzünde bir tebessüm bıraktığı İnci Pastanesi, 73 yıllık serüvenine 4 yıldır Mis Sokak’taki yeni yerinde devam ediyor. İnci Pastanesi her ne kadar 1944 yılında Cercle d’Orient (Büyük Kulüp) binasında açılmış olsa da, kurucusu Luka Zigoris’in, bizzat mucidi olduğu profiterol ile olan geçmişi biraz daha eskiye dayanıyor. 1940’lı yılların henüz başlarında Galatasaray’da kiraladığı atölyesinde, sonraları dillere destan olacak profiterolünü diğer pastanelere dağıtan Zigoris, profiterolünün bu denli beğenilmesiyle birlikte kendi pastanesini açıyor. Öncesinde Atatürk’ün gömlekçi dükkanı olarak da hizmet vermiş olan dükkan, 68 yıllık süre zarfında İstanbul’un simgelerinden birisi haline gelecektir. Adeta pastanenin bütün yaşanmışlığını ispatlarcasına ortasından oyulmuş olan mermere basarak adımınızı attığınız küçücük dükkanda, kafanızı soluna çevirmenizle beraber gördüğün...
Devamı